<$
1999 yılında kurulan Blogger'ın yepyeni bir pazar oluşturmasıyla başlayan popüler günlük anlayışı, Google’ın 2003’te Blogger’ı satın almasıyla ve onu dot-com krizinden çıkarmasıyla birlikte önü kesilemez bir trend oldu ve artık her geçen saniye kurulan 2 günlükle tahmin edilemeyecek bir hızla büyüyor. Hatta şirketler buradaki büyümenin ve etkileşimin farkına varmaya başladılar ve piyasaya sürdükleri ürünlerin artık bloglarını da yapıyorlar. Alanlarında çok tanınan yazarlar ve iş adamları kendi günlüklerini açıyorlar. Gelişmeler ve yenilikler, başka yenilikleri tetikliyor. "Ben tek başıma yazmaktansa toplu bir hareketin içinde olmak istiyorum" diyenler de komünite siteleri tercih ediyorlar. Pilli network üyesi siteler bunların en popüler olanları. Bu sayede hem yazarlar hem de okuyucular buradan para da kazanıyorlar. Bloglar artık başlı başına bir derya oldu ancak bu kadar blog arasından da sitenizin fark edilmesi başka bir sorun artık. Tabi bu umurunuzda olmayabilir de. Çünkü artık bu trend o kadar patladı ki fark edilmek imkansız bir hal alabilir. “Postmodern hayatın popüler günlük anlayışı” olarak tabir edilen blog siteleri artık internet servis sağlayıcıları için sıradan bir hizmet oldu. MSN’in MySpace’i, Google’ın Blogger’ı derken bu sitelerdeki kişileri birleştirmeyi amaçlayan MyBlogLog sitesini de Yahoo! satın almaya karar verdi. Bu adımdan sonra artık Bill Gates'in "dot-com balonunun tekrar şişmeye başladığı" ile ilgili yaptığı açıklamaya kişisel anlamda katılmamak mümkün değil. Zira YouTube'e ödenen para 'bir web sitesinin değeri o rakamı bulur mu' sorgusunu beraberinde getiriyor. Google'ın bu satın almayla birlikte değeri 130 milyar doları aştı. Ancak Google'ı artık sanal alemdeki Japonlar olarak nitelendirsek de yanlış bir hamle yapmış oldukları konuşulmakta ve eğer öyleyse bu onlara pahalıya mal olacak gibi görünüyor.
Blogları bir kenara bırakırsak –ki bırakmazsak çok daha uzayacak- sanal âlemde her geçen gün yepyeni siteler yepyeni içerikleriyle bizi şaşırtıyorlar ve eminim bunu yapmaya devam edecekler. Artık varlıkları herkesçe bilinen sitelerden de örnek verecek olursak herkes için bir site bulmak mümkün. “Ben İstanbul’u fethedemedim ama evreni fethedebilecek kadar güçlüyüm” diyorsanız size hodri meydan diyen rakiplerinizin beklediği O-Game, “ben bir video çektim, çok güzel oldu, ben artık ünlü olmak istiyorum” diyorsanız YouTube –bu siteyle ilgili daha söylenecek çok söz var aslında-, “günlük hayatım bana yetmiyor, ben istediklerimi yapamıyorum, başka bir hayat istiyorum” diyenler için ikinci bir hayat sunan SecondLife, “ben çok unutkan oldum, artık hiçbir şeyi aklımda tutamıyorum ve hareketli bir hayatım var” diyenler için BackPack, “ben dinliyorum, herkes de bilsin istiyorum” diyenler için LastFM, “bu siteyi kimse bilmiyor ama çok güzel, hemen herkese haber vereyim” diyen sabırsızlar için lezzetiyle ünlü Del.icio.us, “ben çok güzelim ve bunu dünya alem görmeli” ya da “aman tanrım bu ne manzara” ya da “bende sanatçı ruhu var, bilen yok” diyorsanız Flickr, ve tabiî ki “bilmiyorum, nereden öğrenebilirim?” diye sormadık yer bırakmayanlar için aslında ilk durak olması gereken özgür ruhların ansiklopedisi Wikipedia size hizmet vermekten büyük mutluluk duyacaktır. Bütün bu siteler zaten bildiğiniz ve hemen hemen her gün kullandığınız sitelerdi büyük ihtimalle. Ancak her geçen gün yenileri eklenmeye devam ediyor. Taklitleri asıllarını yaşatsa ve artık “sözlük” kelimesini herkes EkşiSözlük ile bir tutsa da sanal âlem duracak gibi değil. Beklediğim o ki birgün kimsenin sözlüğü ihtiyacı olmayacak, belki de birgün Matrix’in felsefesinde yattığı iddia edilen bilgisayar âlemindeki yaşam, sanal da olsa, gerçek olacak.
Etiketler: Teknoloji
p>