<$
Iki tarafin iddialarini okumak istiyorsaniz D-Smart'in iddiasinda bahsettigi noter kaydini burada bulabilirsiniz. Digiturk'un savunmasi diyebilecegimiz Aksam gazetesinde cikan yazi ise surada.
Eger evinize siradan bir uydu alicisi alip yayinlari izliyorsaniz bunu Turksat 2A uydusu uzerinden yapiyorsunuz. Televizyon kanallari bu uydu uzerinde yayin yapmak icin kapasite satin aliyorlar. D-Smart da bu uydu uzerinde kapasite satin alip kendi sifreli kanallarini yayinliyor. Siz D-Smart abonesi oldugunuzda yine bu uydu uzerindeki sifresiz kanallari ve D-Smart paketi kapsamindaki bazi sifreli kanallari izleyebiliyorsunuz. Yani D-Smart abonesi iken izlediginiz sifresiz kanallarin kalitesi normal bir uydu alicisi kullanarak izlediginizle ayni.
Bundan farkli olarak Digiturk kendi paketindeki butun kanallari (normalde sifreli olmayan kanallar da dahil) Eutelsat uydusu uzerinden yayinliyor. Bunu yaparken de bu kanallarin yayinlarini Eutelsat uzerinde satin aldigi kapasiteye sigdirmak zorunda. Anladigim kadariyla bu yuzden bazi kanallarin goruntu kalitelerinde bir azaltmaya gidiyor. Bu azaltmanin ne kadar hissedilebilir oldugunu bilmiyorum fakat cok dikkat cekici oldugunu zannetmiyorum. Sahan'in "bir uydudan aliyor sikistiriyor tikistiriyor diger uyduya gonderiyor" derken anlatmaya calistigi da bu.
D-Smart'in noter yazisinda yazilanlari inceldigimde Digiturk ve D-Smart yayinlarinin bit-rate degerlerinin kiyaslandigini gordum. Bit-rate terimi saniyede gonderilen veri miktarini anlatiyor. Mesela ayni yayin icin bir kanal saniyede 1 Mb digeri ise 2 Mb veri gonderiyorsa ikincisinin daha kaliteli oldugunu soyleyebiliriz. Fakat bu durum ayni sikistirma yontemini kullanan iki yayin icin gecerli. Aksam'da yayinlanan yazida Digiturk'un yayinlarini degisken bit-rate ile yaptigini bu yuzden bu karsilastirmanin saglikli olmadigini iddia ediyor. Degisken bit-rate uygulamasi ise goruntunun karmasikligina gore degisen bit-rate degeri kullanmak anlamina geliyor. Mesela boyle bir yayinda daha hareketli ve cok renkli sahneler daha yuksek bit-rate ile gonderilirken duragan goruntuler daha dusuk bit-rate ile gonderiliyor. Dolayisiyla degisken bit-rate'li yayinin kalitesini anlamak icin ortalama degerlerine bakmak gerekli. Noter kaydindan boyle bir ortalama alma calismasi yapilmis gibi gozukmuyor. Fakat rapordaki "hic bir zaman Digiturk'un bit-rate degerinin Turksat'in ustune ciktigini gorulmedi" ifadesinden ortalama olarak da daha yuksek oldugunu anlayabiliyoruz.
Aksam gazetesinde cikan yazida aslinda noter raporunun icerigine bir itiraz yok. Itiraz ettikleri nokta Turksat uzerinden yapilan yayinlarin kalitesini reklamlarda D-Smart'in kendisinden kaynaklandigi iddia ediyor gozukmesi. Gercekten de herhangi bir uydu alicisiyla da Digiturk'ten yuksek kalitede yayin almak mumkun, bu durum D-Smart'a ozel degil. Iste bu yuzden mesele mahkemelik olmus.
Buyuk resme bakacak olursak bu olay daha derin problemler barindiriyor. Birincisi, teknoloji ile ilgili kavramlarin halka anlatilmasi konusu. Az once bahsettigim konularin bir reklamda anlatilmasi, izleyenin de bunu anlamasi mumkun degil. Zaten reklamin kendisi de bu sikintiyla dalga geciyor. Profesorun karmasik aciklamalari karikaturize edilip, mesele basitce bir noter raporuyla neticelendiriliyor. Kimse raporda ne yazdigini okuyacak degil nasil olsa.
Ikinci problem reklamcilik ahlakiyla alakali. Reklamlari izlemek benim icin cok ilginc bir aktivite halini aldi. Ozellikle teknolojik konularin reklamlarda kullanilis bicimi cok ilgi cekiyor, bundan sonra bu konuda yazilar yazmayi planliyorum. Fakat reklamlarda gercegin carpitilmasi veya en azindan gercegin ise yarayan kisimlarinin abartilip diger kisimlarindan hic bahsedilmemesi beni cok rahatsiz ediyor. Ama sanirim isin dogasi geregi bu boyle olacak.
Etiketler: Teknoloji
p>